1. Soru
Kur'an ayetleri neden iniş sırasına göre yazılmamıştır? Allah yanlış mı göndermiş? Hz.Muhammed, Allah'ın sırasını yanlış gönderdiği ayetleri tekrar mı düzenletmiştir? Eğer Hz.Muhammed sırasını belirlediyse neden ölmeden önce ciltletmemiştir? Kur’an-ı Kerim neden 23 yılda indirilmiştir? Allah’ın insanlığa göndereceği kitabı hazırlaması 23 yılını mı almıştır?

Cevap
23 yaşına gelmiş bir genç düşün.
Bir gün annesine soruyor:
“Anne, bana öğrettiğin her şeyi düşünüyorum da…
Neden bunları bana doğduğum gün topluca öğretmedin?
Niye 23 yıl sürdü? Neyi hangi sırayla öğreteceğine nasıl karar verdin ayrıca?”
Anne gülümseyip şöyle diyor:
“Çünkü evladım, 1 yaşındaki bir çocuğa yürümeyi, 3 yaşındakine harfleri,
7 yaşındakine sorumluluğu, 15 yaşındakine ahlakı,
18 yaşındakine hayatı öğretebilirim.
Hepsini aynı anda verirsem hiçbirini anlamazdın.
Ama sana adım adım verdiğim için bugün her şeyi bir bütün olarak anlayabiliyorsun.
Ayrıca evladım, eğitimin bir sırası vardır.
Sana önce emeklemeyi, sonra yürümeyi,
sonra konuşmayı, sonra okuma–yazmayı,
sonra matematiği, sonra hayatı öğrettim.
Eğer bu sırayı bozsaydım, hiçbirini anlayamazdın”
Sonra genç durup düşünüyor:
“Ama neden? Hepsini biliyorum sonuçta…
Bugün bu bilgilerin hepsi bir kitap gibi kafamda.”
Anne açıklar:
“Bugün hepsini bir bütün olarak görebildiğin için
sanki hepsi aynı anda verilebilirmiş gibi geliyor.
Ama doğduğunda sana üniversite matematiği anlatsaydım
ya da 3 yaşındayken ahlakın derin meselelerini öğretseydim
hiçbirini kavrayamazdın.
Zamanı gelmeden verilen bilgi yük olur.”
Deliye anlatır gibi verdiğimiz bu örnekten çıkacak sonuç şudur:
Kur’an da böyle indi.
Toplum bebekken: İman öğretildi.
Çocukken: Ahlak öğretildi.
Delikanlıyken: Sosyal düzen öğretildi.
Olgunlaşınca: Hukukî hükümler indirildi.
Kur'an ayetlerinin bugünkü düzeni, tüm bu eğitimin bitmiş hâlidir.
Ama iniş sırası, insanı ve toplumu büyütme sırasıdır.
Kur’an insanlığa:
önce iman (yürümeyi öğretir gibi),
sonra ahlak (konuşmayı öğretir gibi),
sonra ibadetler (okuma-yazma öğretir gibi),
en son hukuk ve toplum düzenini (olgunluk eğitimi gibi)
doğru sırayla öğretti.
Bugünkü Kur'an düzeni, artık büyümüş toplumun “tamamlanmış ders kitabı”dır.
Anne eğitimde sırayı nasıl belirlediyse, Allah da Kur’an’ın iniş sırasını hikmetle belirledi. Bugünkü düzen sonucu gösterir; iniş düzeni ise eğitim yoludur.
Kur’an bugünkü sırayla inseydi, toplum hazır olmadan ağır hükümler gelir; gözler bir anda açılan ışıkta nasıl kör olursa, insanlar da ilahî eğitimden mahrum kalırdı.
Toplum bir anda miras hukukunu, ceza hükümlerini, evlilik-boşanma kurallarını, devlet yönetimini kaldıramazdı.
Bugünkü mushaf düzeni final kitap hâlidir. Nüzûl düzeni ise eğitimin akış planıdır.
Kur’an’ın iniş şekli, Allah’ın insanları 23 yıllık bir eğitim sürecinden geçirme iradesinin bir parçasıdır. Puzzle oyunundaki son parçayı koyduğunuzda, resmin bütünü görmek gibi de düşünebilirsiniz. Kimse bir yab-boz oyununu bir köşesinden bağlayıp, öteki ucunda bitirmez. Aksine elinize geçen parçaları, en uygun yerlere yerleştirirsiniz. Değil mi?
Ayrıca Kur'an'ın bugünkü sırası da Allah’ın Peygamber’ine Cebrâil aracılığıyla bildirdiği ilahî bir tertiptir. Peygamberimiz ayetlerin yerini kendisi belirlememiştir. Vahiy devam ettiği için Kur’an, Peygamber hayattayken cilt hâline getirilmemiştir. Zaten Kur'an'ın son ayeti indikten 21 gün sonra, Hz.Muhammed vefat etmişti. Vahiy devam ederken kitabın son hâlini yapmak mümkün değildi.
Vahiy tamamlanınca halifeler, Hz. Peygamber’den alınan ayetleri bir araya getirip bugün okuduğumuz şekliyle mushaflaştırmışlardır. Ne Allah bir yanlış yapmıştır ne de Peygamber vahyi düzeltmiştir.
Üstelik, Peygamber (s.a.v) vahyi değiştirme, düzeltme veya sırayı kafasına göre belirleme yetkisine sahip değildir: “(Ey Peygamber!) Ona (Kur’an’a) bir şey eklemek, kısmak için dilini kıpırdatma.” (Kıyame 16)
Kur’an’ın sırasını belirleme işi de söyle olmuştur: Cebrâil , ayetlerin yerini bildirirdi, Hz. Peygamber ise sahabeye aynı şekilde yazdırırdı. Yani ayetlerin dizilimi , vahiy yönlendirmesiyle yapılmış bir tertiptir.